top of page

TEDAVİ SÜRECİ ZORLUKLARI ÜZERİNE

alperenbilen

Güncelleme tarihi: 9 Şub

Tedavi sürecinin beşinci kürünü tamamladığımda fark ettiğim bir şey vardı: Her iki haftada bir maruz kaldığım yan etkiler, beklentilerime göre şekilleniyordu. Eğer kendimi "Nasıl olsa bir hafta yatmak zorundayım" diye şartlarsam, gerçekten bir hafta boyunca saatlerce uyuyabiliyordum. Ama "Beş günde toparlanıyorum" telkinini verdiğimde, altıncı gün dışarı çıkıp uzun bir yürüyüş yapabiliyordum.

Bu durumu şöyle fark ettim: Kendi düşünceme göre beş günlük bir iyileşme süreci yeterliydi, çünkü her seferinde beşinci günden sonra kendimi iyi hissediyordum. Ancak babamla yaptığımız konuşmalarda, her seanstan sonra tam yedi gün dinlendiğimi ve on seanstır bu rutini takip ettiğimi söyledi. Sonradan ona hak verdim. Çünkü kemoterapi günüm yılbaşından dolayı pazartesiden perşembeye alınmıştı ve ben seanstan sonraki pazartesileri kendimi iyi hissediyordum. Yani bir nevi kendimi pazartesi iyi olmaya kodlamıştım.

"Düşüncenin gücü nedir?" derseniz, düşünce her şeydir. Sizi harekete geçiren, çarkları döndüren ve motoru ateşleyen şeydir. Ancak bilinç düzeyine çıktığında onu değiştirmek kolay değildir; zaman zaman disiplin gerektirir, zor durumlarla yüzleşmeyi ister. Eğer kolayca değişebilseydi, bu davranışlarınıza da yansır ve karakteriniz sürekli değişirdi. Bu yüzden haddim olmayarak, kimseye zihnini nasıl iyileştireceğini veya düşüncelerini nasıl pozitife çevireceğini söylemek istemem. Çünkü bu süreç tamamen kişinin kendisine ve hayata bakış açısına bağlıdır.

Burada bir paradoksun ortasında hissettiğim için şunu da eklemek istiyorum: Yaşadıklarımdan ve çektiklerimden şikayetçi değilim. Çünkü şikayet etmek, yazgımı sevmemek anlamına gelir ve bu da Yaratan'ın benim için en iyisini bilmediğini iddia etmek olur. Oysa Yaratan, hepimiz için en doğrusunu bizden daha iyi bilir. Dolayısıyla bedenim ve zihnim, bu süreci yaşamamış olmayı arzulasalar bile, hakikatte Yaratan'dan daha fazla bilgiye sahip değiller ve bu yüzden düşüncelerimi küçümsemiş olurlar.

Ağrı ve yorgunluk, bu sürecin bir parçası. Onları olduğu gibi kabul etmeyi öğrendim. Başlangıçta, hissettiğim her ağrının altında bir anlam arıyordum. Ancak bazen bir ağrı sadece bir ağrıdır ve yorgunluk, yatakta saatlerce uzanmaktan ibarettir. Bunlardan kendimi korkutacak sonuçlar çıkarmak, belki hekim olmamın bir sonucuydu, belki de sadece insan olmamın… Bilemiyorum. Ama unutmamak gerekir ki bedenin savaşma ve yenilenme kabiliyeti vardır. Pek çok şikayetimiz biz farkına varmadan geçer, bazıları ise aylar sonra ama er ya da geç daha iyiye gider.

Comentarios


bottom of page