top of page

YÜZLEŞMEK veya İNKAR

alperenbilen

Güncelleme tarihi: 9 Şub

Türk Dil Kurumu'na göre yüzleşmek, iddiayı ileri sürenle inkâr edenin yüz yüze gelerek sözlerini tekrarlaması, farkına varmak ve iyice anlamaktır. Bana göreyse, kuşkusuz acı verici bir eylemdir. Doğası gereği meydan okumayı beraberinde getirir ve iyileşme yolunda atılan en önemli adımlardan biridir.

Acı vericidir, çünkü bazen hayallere daldığınızda gerçeklerle yüzleşirsiniz. Bazen ansızın gelen bir kayıpla, bazen bir hastalıkla, bazen de kendinizle… Hayaller tatlı olduğu için can yakar, insan ise kendine düşündüğünden farklı olduğu için. Daha önce ne mükemmelliğiyle yüzleşeni gördüm ne de sağlığıyla. O yüzden benim için tadı hep acıdır.

Ama aynı zamanda meydan okumadır. Aşılması gereken bir tepedir. Başardığınızda, artık tepenin öteki tarafındasınızdır. Kargaşa ve kaos, sonunda içinizde bir anlam kazanır. Oradan döndüğünüzde eskisi gibi olamazsınız.

Peki, iyileşmek için neden gereklidir?

Çünkü yüzleştiğimiz yalnızca hastalık değildir; içimizdeki hastalık fikridir de aynı zamanda. Önce şok oluruz, ardından öfkeye kapılırız. Sonra kendimizce bir pazarlık yaparız, boş umutlara tutunuruz. Sonrası bir miktar depresyondur. En sonunda ise kabulleniriz. Ama neden? Neden başımıza gelenleri en başından kabul etmeyiz? Doğamız inkâr üzerine mi kurulu?

Bu soruların yanıtlarını sevgili psikiyatrlarımıza bırakalım, ben biraz daha kendimle yüzleşeyim.

Öyle bir eylem ki, durduk yere gerçekleşmiyor. Bazı şeylerin teğet geçmesi değil, çarpması gerekiyor. Demek ki beni buna iten bir şey lazım. Bir bardak soğuk suyun yüze çarpılması gibi. Belki uzun zamandır orada bir yerde duran ama varlığını görmezden geldiğimiz, belki de kaçındığımız bir şey…

Kaçındığımız şey, bir yaradır. Eğer hayatlarımız düz bir çizgide ilerleseydi, belki bu yarayı geride bırakabilirdik. Ama hayat sarmal şeklinde ilerler. Döner dolaşır, sonunda hep aynı yere getirir bizi. Eğer bir yara iyileştirilmezse, enfekte olur, kanar, kronikleşir. Yüzleşmek önce kabul etmektir, sonra da çare aramak. Bu yüzden iyileşmenin ilk adımıdır.

Demek ki bunu yapabilmem için cesaret lazım.

Kendimi yumurtadan çıktıktan sonra ilk kez uçmaya çalışan bir kuşa benzetiyorum. Altındaki boşlukla yüzleşmek zorunda. Eğer bu cesareti bulamazsa, belki de gerçek potansiyeline hiç erişemeyecek. Bir kuş, yürüyerek de bir yere gidebilir, ama uçmayan bir kuş her zaman eksiktir.

İlk yüzmeyi öğrendiğimiz zamanı hatırlayalım. İlk kez bisiklete binmeye çalıştığımız anı… Hepsi birer yüzleşmeydi. Boğulma korkumuzla da yüzleştik, düşme korkumuzla da. Ve bakın, kendimizin nasıl daha güçlü bir versiyonu haline geldik!

2 commentaires


Yakup Gümüş
Yakup Gümüş
05 févr.

Yüreğinize sağlık, yazınız beni derinden etkiledi. Yüzleşmenin acı verici olduğu kadar dönüştürücü gücünü öyle güzel anlatmışsınız ki kelimelerinizde kendimi buldum. İyileşme yolunda atılan her adım, aslında kendimizi yeniden keşfetmenin bir parçası. Bazen o 'boşluğa' bakmak ürkütücü geliyor, ama belki de asıl cesaret, o boşluğun içinde saklı olan umut ışığını görebilmekte.

Hayatın sarmal yapısı dediğiniz noktada özellikle durup düşündüm. Gerçekten de iyileşmek sadece bir varış noktası değil, sürekli tekrar eden bir süreç. Her döngüde biraz daha güçleniyoruz, biraz daha anlıyoruz. Bu yolculukta kendinize gösterdiğiniz cesaret ilham verici. Dilerim ki bu yüzleşmeler sizi daha da özgürleştirir ve içinizdeki huzura bir adım daha yaklaştırır.

J'aime
alperenbilen
06 févr.
En réponse à

Bu içten ve güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Yazımın size ulaşmış olmasından ve böyle bir yorum almaktan memnuniyet duydum. Dediğiniz gibi bu bir yolculuk, bu yolculukta birbirimize ışık tutabildiğimizi görmek çok kıymetli. Her döngüde kendimize biraz daha yaklaşıyoruz ve belki de en büyük cesaret, o yolculuğa devam edebilmekte.

Düşüncelerinizi paylaştığınız için tekrar teşekkür ederim, bu yolculukta böyle derin paylaşımlar benim için çok değerli.

J'aime
bottom of page